Öfkeliyken daha iyi sonuçlar aldığınız bir iş mi ortaya çıkarıyorsunuz?

Öfkeli olduğunuz durumlarda daha iyi çalıştığınızı, odaklanmakla ilgili daha rahat olduğunuzu ya da ortaya çıkardığınız işlerin daha iyi olduğunu gözlemliyorsanız bu durum sizi aslında çok da şaşırtmamalı.

Peki öfke gerçekten yapıcı bir duygu mu? Bu soruya hem evet hem de hayır cevabını vermek mümkün.

Çocukluğumuzdan beri bize öfkenin hep kötü bir duygu olduğu öğretildi. ‘Öfke ile kalkan zararla oturur’ gibi atasözleri öfkenin bize işlerimizi hallederken zarar getireceğini söylese de, araştırmaların bir kısmı bunun tersini gösteriyor. Öfkeyi evrimsel bir yönle ele alırsak; besin, barınak gibi temel ihtiyaçlar için savaşmak, dolayısıyla öfkeli olmak temel bir duygu gereksinimiydi. Bu yönüyle günümüzde hala ‘hayatta kalabilmek’ için öfkenin yapıcı taraflarını kullanabiliyoruz. Şu anki hayatta kalabilme meselelerimiz, daha iyi bir sunum hazırlamak, daha iyi bir proje teslim etmek gibi daha kompleks meseleler olsa da duygularımız hala yerini koruyor diyebiliriz.

Öfkemizi kontrol edebildiğimiz, doğru yönlendirebildiğimiz sürece, yaşadığımız bu duyguya da düşmanımızmış gibi bakmamak gerekir. Hissettiğimiz diğer her duygu gibi, öfke de bize ait.. Öfkenin kontrolünü sağlayamadığımızda uzman desteği almak iyi bir fikirken, bize ve başkalarına zarar vermediğinde yapıcı taraflarını kullanmak işimizi kolaylaştırabilir.